22 Haziran 2008 Pazar

Havaya Sıkılan Mermi


"Tebrik kardı diye Mermi kulanmayın. Silah kullanmadan kutlama yapın" diyor yandaki Makedonya posteri (2005 senesi tarihli, Kaynak:wikipedia)

Çek Cumhuriyetine karşı Milli Takım'ın kazandığı 120 nci dakika zaferinden sonra yine ülke boyunca yapılan kutlamalarda yirmiyi aşkın vatandaş silah atışı ile yaralanmış. Artık havaya atılan merminin başkasını öldürebileceğini duymayan kimse kalmaması lazım diye düşünüyorsunuz sonra yine bir kutlama oluyor, yine bir yirmi kişi yaralanıyor, bir kaç kişi ölüyor. Bu sadece Türklere hatta sadece geri kalmış ülkelere özgü bir şey değil. Bugün bir makale okudum "The Annals of Thoracic Surgery" dergisinin 2007 senesinin ilk nüshasında yayınlanmış (Incorvaia ve Jones, Ann Thorac Surg 2007;83:284-7). Yeni yıl kutlamaları sırasında New York'da havai fişekleri seyrederken başka birisinin havaya sıktığı kurşuna maruz kalan 47 yaşında beyaz bir Amerikan vatandaşının hastane tedavisini anlatıyor makale. Bu hasta hastanede otuz gün yattıktan ve bir çok ameliyattan sonra kurtulmuş ama kurtulamayıp ölen de çokmuş böyle olaylarda. Körfez savaşı bittikten sonra Kuveytteki kutlamalarda 20 Kuveytli ölmüş havadan düşen mermilerden - belki savaşta o kadar ölmemiştir. Los Angeles'te 1985 ve 1992 seneleri arasında King/Drew Sağlık Merkezi böyle havadan düşen mermi ile yaralanan 118 kişiyi kabul etmiş ve bunlardan 38 i ölmüş.

"Ben akıllı magandayım. Ben nereye attığımı bilirim. Kimseyi vurmam" la olmuyor. Havaya atılan taş gibi havaya atılan kurşun da yere düşüyor sonunda. Bu okuduğum makaleye göre bir merminin cildi delip organlara ulaşması için sahip olması gereken hız 45-60 metre/saniye imiş. Havaya sıkılan kurşun da dönüşte 180 m/s ye kadar hıza ulaşabilirmiş. Bu tabi kurşunun ağırlığına ve aerodinamik şekline bağlı. Daha ağır kurşunlar (mesela 45 likler) için limit hız daha yüksek oluyor ve bu kurşunlar düşünce daha acıtıyormuş.

Mythbusters (bizim burda da yayınlanan bir Televizyon dizisi) bu konuda bir program yapmış. Onların hesaplarına göre 9-mm lik bir mermi 1200 metre yükseliyor havaya sıkılınca. 9-mm lik bir merminin ağırlığı yaklaşık 8 gram. Sekiz gramlık bir mermiyi birisi 1200 metreden bıraksa altında olmak ister misiniz? Aslında bir gökdelenin üzerinden bırakmak da belki aynı şey çünkü mermi kısa zamanda limit hızına erişiyor ve ondan sonra o hızda kalıyor gelip yere (ya da birisinin kafasına) çarpana kadar.

Aslında esas tehlikeli olan dimdik havaya sıkılan kurşunlar değilmiş. Çünkü onlar geri düşerken sivri ucu aşağıda düşmüyorlar çoğu zaman. Ama eğer bir açı ile sıkılırsa kurşun, o zaman namludan çıkarken ona verilen dönme sonucunda istikametini koruyormuş (gyroscope gibi) ve yüksekten aşağıya inerken de sanki namludan atılmış gibi sivri ucu önde geliyormuş ki en tehlikelisi de buymuş.

Ucuncu buyuk ihracat kalemi

Avustralya Merkez bankasinin yaptigi bir arastirmaya gore, Avustralya'nin ucuncu en onemli ihracat kalemi egitim hizmetleri imis son senelerdeki Avustralya'ya gelen yabanci talebe sayisindaki buyuk sicramadan sonra. Ulkeye doviz getiren ilk bes kategori (ve herbirinin toplam ihracata orani) soyle:
  • Komur (9.7%)
  • Demir cevheri (7.5%)
  • Egitim hizmetleri (5.6%)
  • Turizm gelirleri (5.4%)
  • Altin (5.2%)
Egitim hizmetleri ihracindaki bu sicrama 1980'lerde basladi. Ondan once, universitelerin belli yabanci ogrenci kotalari vardi ve gelen ogrencilerin de cogu "uluslararasi fonlardan burslu" olarak geliyorlardi. O zamanki Isci Partisi hukumeti kotalari kaldirdi ve universitelere istedikleri kadar parali ogrenci alma izni verdi. Patlama da ondan sonra basladi, asagidaki sekilde goruldugu gibi.


Peki bu parali ogrenciler nerden geliyor. Cogunlugu Asya ulkelerinden. Cin ve Hindistan pazarinin payi hizla artiyor. Geleneksel olarak Avustralya'nin egitim hizmetleri sundugu Malezya, Endonezya ve Singapur gibi ulkelerin ise toplam icindeki payi payi azaliyor asagidaki sekilde goruldugu gibi.


Bana oldukca enteresan geldi. Egitimden gelen gelirlerin arttigini biliyordum ama bu kadar oldugunu bilmiyordum.

10 Haziran 2008 Salı

Avrupa ve ABD de universiteler

Economist dergisinde okudum bu hafta. Avrupa universiteleri ABD universitelerinin cok gerisine dusmus. Shanghai Cao Tong universitesinin dizilimindeki dunyanin en iyi 20 universitesi arasina Avrupa'dan sadece iki universite girebilmis, onlar da Ingiltere'den: Cambridge ve Oxford.

Bunun bir nedeni universitelere ayrilan kaynak miktari. Satin alma gucune gore ayarlanmis rakamlarla, ogrenci basina harcama Avrupa ortalamasi $10 191, ABD de ise $22 476. Genel olarak Avrupa GSMH nin 1.3% unu yuksek ogrenime ayiriyor, ABD ise %2.9 unu. Avrupa'da yuksek ogrenime harcanan paranin hemen hemen tamami, ABD nin aksine, kamu parasi.

Calisma yasindaki Avrupalilarin %24 u universite diplomali, ABD de %39.

Ortada bir sorun var Avrupa universiteleri icin. Kaynak onemli olduguna gore, kamudan universitelere ayrilan kaynaklar birden bire iki kat arttirilmayacagina gore, ogrencilerden universite masraflarina katki istenmesi, yani ucretli universite Avrupa'ya gelecek gibi gozukuyor onumuzdeki senelerde.

Turkiye'de durum nasil diye merak edenler icin iki sene oncesinin Radikal gazetesinden bir kupur kopyaladim. Ozet olarak, Turkiye'de yuksek ogrenim ogrencisi basina harcanan para 2006 senesinde sadece 1380 dolar imis, yani Avrupa ortalamasinin yuzde 13 u, ABD ortalamasinin yuzde 6 si. Bu acaba kamuoyunda tartisilan seylerin tartisma duzeyini etkiliyor mudur acaba?