İstanbul'dan geldiğimizden beri Luoyang'da hava bir soğuk bir soğuk. Affedersiniz popomuz dondu. Site politikası imiş, merkezi ısıtma sistemi 15 Mart'ta durarmış. Istisna yok. Sorduk,kar da yağmış olsa durardı dediler. Yani kaloriferler buz gibiydi. Geceleri dışarıda sıfıra yaklaşıyor. Gerçi sıfırın altına inmiyor ama, kalorifer olmayınca, 2-3 derece olması bile insanı üşütüyor. Neyse, gecen haftayı öyle böyle idare ettik. Bugün hava ısındı. Şu anda dışarıda 25o. Gece en kötü ihtimalle 10 dereceye düşecekmiş. Hiç problem değil. Yorganı çektik mi kafamıza, terleriz bile.
Geçen Pazar çok meşguldük. Öğle vakti, Ruby'nin doğum gününü yaptık McDonalds'da. Avustralya'da McDonalds restoranları, çocuklar için doğum günü partisi hizmeti de verirler. Burada da öyledir diye yakınımızdaki bir McDonalds şubesine gidip sormuştuk Istanbul'a gitmeden önce. "Dan'gran keyi" dediler, yani Çince "tabii ki yapabiliriz" demek (tam öyle demediler belki de az buçuk dil bilgisi ile ben yakıştırıyorum).
Sekiz çocuk, Ruby'nin anne babası, ve Meliz ile ben, McDonalds'da idik Pazar günü öğle vakti. Meliz, önceden Ruby'nin hediyelerini almış paketlemiş, gelen çocuklar için de daha mütevazi hediye torbaları hazırlamıştı. İki gün öncesinden de yakınımızdaki bir pastaneden doğum günü pastasını ısmarlamıştık. Pazar sabahı, McDonalds'a giderken pastayı da aldık. Görünüşü yakışıklı bir pasta seçmeye calıştık. Fiyatı 238 RMB idi yani yaklaşık 230 lira. Biliyorum Meliz şimdi bana kızacak kaç para harcadığını niye yazıyorsun diye ama Çin deki çarşı pazar fiyatlarını merak eden olur diye yazıyorum. Oyle ahım şahım fazla bir yekün değil.
Doğum günü partisi ile özel olarak restoranın meneceri ilgilendi. Çok becerikli bir kızdı. İngilizcesi benim Çincemden kötü ama elindeki akıllı telefonda bir tercüme yazılımı sayesinde bizimle gayet rahat anlaştı. Dile hakimiyet mesele değil, konuya hakimiyette çok yetkindi. Gerek partiye hazırlık aşamasında, gerek parti sırasında, hiç "şimdi ne olacak acaba" duygusuna kapılmadık. Bütün opsiyonları bize açıkladı, bizim cevaplarımızı kaydetti, dün de çocukları çok iyi idare etti. Yani, mükemmel bir proje meneceri. Meliz de ben de bir kere daha şu karara vardık, işini bilen insanlarla çalışmak bir zevk.
Sekiz tane 11 yaşında çocuğu kontrol etmek zor olur diye bilirdim. Burada çocuklar laf dinliyor. Doğum günü partisi saat 1 deydi ama yedi davetli çocuk 12 de geldi. Heyecandan evde duramamışlar. Çocuklara nasıl geldiniz diye sordu Meliz, otobüsle gelmişler. Kendi başlarına. Biraz sonra da Ruby, anne babası ile geldi. İyi ki biz de erken gitmiştik. Daha doğum günü parti köşesi hazırlanmış değildi. Sekiz çocuk bir masaya oturup uslu uslu beklediler. Bir dondurma alayım size dedim. Dışarıdaki dondurma tezgahına gittik. Kendi aralarında uzun uzun tartıştıktan sonra ne dondurması istediklerine karar verdiler. Yedisi de aynısını istedi. Sekizinci ben istemiyorum dedi. Külahları aldık içeri girdik. Meliz farketti dondurma almamış olan sekizinciyi. Yüz düşmüş, nerede ise ağlayacak (Meliz söyleyince farkettim). Sordu ona ne oldu diye. Meliz onların İngilizce öğretmeni ya, çocuklar çatapat ingilizce ile dertlerini anlatabiliyor. Meğersem, bu kız diğer yedisinden farklı bir dondurma istiyormuş ama çoğunluk çilekli dondurmaya karar verince ve hepsi de daha başta aynı dondurma almaya karar vermiş oldukları için bu da onlara küsmüş ve dondurma yememeye karar vermiş. Bu tartışmalar hep benim yanımda geçmişti dışarıda ama ben hiç bir şey anlamamıştım. Bereket Meliz farketti onun mutsuzluğunu. Gel dedim, ona da istediği dondurmayı aldık. Herkes mutlu oldu. Biraz sonra zaten menecer geldi çocukları yukarıya doğum günü parti köşesine götürdü. Önce onlara parti külahları falan verdi. Daha sonra misafir çocukların herbirine birer kart ve kalem verdi. Doğum gününü kutladığımız Ruby hakkında düşüncelerini yazmalarını istedi. Ben hepsi 30 saniyede "Ruby benim çok iyi arkadaşım. Doğum günü kutlu olsun" diyip geçiştireceklerini sandıydım. Kızlar en az 15 dakika düşündüler ve öyle yazdılar, verilen kartları doldurdular. Daha sonra menecer hepsini okuttu birer birer.
Çin'de tek çocuk politikasının uygulanmaya konmasından beri çeşitli kaynaklarda yeni yetişen nesilin çok şımartıldığı ve gelecekte problem olacağı yazılıyordu. Benim buradaki küçük ölçekli gözlemlerim bunu doğrulamıyor. Belki 2-3 yaşına kadar çocuklar şımartılıyor ama ondan sonraki yaşlarda pek şımarık çocuk görmedim. Zaten çocuklarin üzerinde yük çok fazla. Küçük yaşlardan "hazırlık okullarına" gönderiliyorlar. Bu hazırlık okullarından bizim mahallede evin etrafında en az on tane var. Akşamları anneler babalar küçücük çocukları getiriyorlar matematik, okuma yazma, vb dersler için. Çin'de tahsile çok önem veriliyor. Tahsilin ürününü almak için de iyi okullara gitmek çok önemli. Bu "iyi okul" zinciri ta ilkokuldan başlıyor. Eğer iyi bir ilkokula gitmişse çocuk, iyi bir ortaokula kabul edilme şansı artıyor. Eğer iyi bir ortaokulda okumuşsa, iyi bir liseye girme ihtimali yükseliyor. Daha sonra üniversite keza öyle. Her aşamada okula kabul imtihanla oluyor ama iyi okullarda imtihana daha iyi hazırlanıyor çocuklar. Okula paralel olarak dersanelere de gidiyorlar. Yani üniversiteyi bitirene kadar çocukluk ve gençliklerini geçirmeye fazla fırsatları olmuyor.
Bir doğum günü partisinden başladık nerelere geldik. Burada bitireyim.
Doğum günü pastası
Çocuklar yazıp çiziyorlar
Doğum günün kutlu olsun -- Happy Birthday şarkısı Çin'de de aynı şekilde söyleniyor