16 Eylül 2015 Çarşamba

Başbakan Düşürüldü

Avustralya'da başbakan Pazartesi gecesi değişti.  Turkiye'den bu haberi okuyanlar "so what" demeyin.  Bu olay aslında Avustralya seçim sisteminin ve bu seçim sisteminin sonucu olarak ortaya çıkan siyasi kültürün iyi bir örneği.  O nedenle bir kaç satır yazmaya karar verdim.

Avustralya'da son secim 2013 senesinde yapıldı.  Bu seçimden sonra parlamentodaki sandalye dağılımı şöyle idi:

PARLAMENTO
İktidar (Liberal parti önderliğinde bir koalisyon) : 90 sandalye
Ana muhalefet (İşçi Partisi) : 55 sandalye
Diğer : 5 sandalye
TOPLAM : 150

SENATO
İktidar : 33
İşçi Partisi : 26
Yeşiller : 9
Diğer : 8

Koalisyon aslında tek parti gibi.  Aralarında nüans farkları olan Liberal ve National partilerin koalisyonu.  Her seçime ittifak halinde giren ve devamlı birleşmeyi düşünüp bir türlü birleşemeyen iki parti.  Yukardaki rakamlara göre, iktidar partisi mecliste ezici bir koalisyona sahip.  Buna rağmen Liberal parti milletvekilleri Pazartesi günü toplanıp Liderlerini değiştime kararı aldılar.  Tony Abbot parti liderliğini kaybedince, başbakanlıktan da istifa etmek zorunda kaldı tabii ve parti grubundaki rakibi Malcolm Turnbull başbakan oldu.  Aşağıdaki resimde, eski başbakan Tony Abbott(solda) ve yeni başbakan Malcolm Turnbull'u, Pazartesi akşamı parti toplantısına giderken.

Liberal parti milletvekilleri niçin değiştirdiler liderlerini?  Başbakanın kabineyi ve parti grubunu çok otoriterce yönetmeye başladığı, başkalarının tavsiyelerine kulaklarını tıkadığı için diye açıklıyorlar.  Bütün bunlarla birlikte, partinin oy oranı da düşmeye başladı.  O yüzden bir dahaki seçimlerde koltuklarımızı kaybederiz telaşına düştü milletvekilleri.  Seçimlerde daha iyi bir performans göstereceğine inandıkları Turnbull'u seçtiler.  Oylamayı kaybeden parti lideri, Tony Abbot'u, başbakanlıktan istifa ettiğini açıklarken görüyorsunuz aşağıda.

Türkiye böyle bir şey olmaz tabii.  Bırak iktidarda iken düşürülmeyi, bir çok parti lideri nice nice seçimleri kaybettikten sonra bile partilerinin başında kalmayı beceriyorlar.  Bunun nedeni iki şekilde açıklanabilir:
* subjektif farklılıklar, yani siyasi kültür farkı
* sistem farklılığı 

Bence neden ikincisi.  Eğer Turkiye'deki parti ve seçim sistemi Avustralya'da olsa idi, Avustralya siyasetçileri de Türk siyasetçileri gibi davranırlar, koltuklarından ayrılmazlardı.  EN azından ben öyle sanıyorum.  Niye öyle davranabilirlerdi, çünkü Türk sistemi burda olsa, Tony Abbot partinin mutlak hakimi olurdu, bir dahaki secimde milletvekili aday listesi üzerinde belirleyici olurdu, milletvekillerinin kendi siyasi kimlikkleri her zaman parti siyasi kimliğinin çok arkasında olduğu için hiç bir millet vekili ona karşı çıkmaya cesaret edemezdi.  O da ölene kadar Parti başkanlığını devam ettirirdi.  Ettirirdi diyorum çünkü her siyasetçi gibi o da muhteris bir karaktere sahip.  Kovulmazsa gitmez yani.

Peki niçin Avustralya'daki meclis grubu birleşip liderlerini değiştirebiliyor da Turkiye'de bu olmuyor.  Siyasi partiler kanunu, tüzükler falan farklı tabii ama bence esas neden mevcut seçim sistemi.  Avustralya'daki seçim sistemi dar bölge sistemi.  Her bölgeden tek milletvekili seçiliyor, en fazla oy alan meclise giriyor.  Mesela Petrie bölgesini ele alalım.  Geçen seçimlerdeki oylar şöyle verildi:

Luke Howarth (Liberal Parti) : 40.65%
Yvette D'ath (İşçi Partisi) : 39.52%
Diğer partiler (8 parti) : 14.63%
Geçersiz oy: 5.20%

En önde gelen iki adayın hiç biri 50% yi geçememiş yani.  O zaman diğer partilere oy verenlerin ikinci tercih olarak kimi gösterdiklerine bakılıyor.  Mesela, birisi yeşillerin adayına vermiş diyelim.  Yeşiller ancak 4.52% oy almış. O zamanlar Yeşillere oy verenlerin ikinci tercihleri kimse, o oylar o ikinci tercihe verilmiş gibi sayılıyor.  Petrie'de tercihler sayılınsa, en öndeki iki adayın oyları şöyle olmuş:
Luke Howarth (Liberal Parti) : 50.53%
Yvette D'ath (İşçi Partisi) : 49.47%

Bu sonuçlara göre de, Liberal Partinin adayı kazanmış oluyor.

Böyle bir seçimin sonucunda, Luke Howarth'in mecliste bir ağırlığı oluyor.  Bülent Arinc'in siyasi lügatımıza kazandırdığı deyimle bir "özgül ağırlığı" oluyor.  Ama, Luke Howarth'in özgül ağırlığı harbiden ağırlık.  Siyasi parti tüzüğüne göre, bir dahaki seçimlerde parti ideri aslında onun adaylığını engelleyebilir.  Ama bunu yapmaz, yapamaz.  Çünkü yaparsa, Luke Howarth seçime bu sefer bağımsız aday olarak girebilir. kazanamasa bile, oylar böler, İşçi Partisi kazanır.  Liberal Partisi başkanı bunu bildiği için de, milletvekilleri üzerinde bir hakimiyet kuramaz.  Bu "dar bölge" sisteminin seçilen mebuslara getirdiği bir ayrıcalık.

Turkiye'de darbölge seçimi, "Başkanlık" sistemi ile gündeme geldi ve sanki aynı şeymiş  gibi lanse edildi.  Aslında ikisi farklı şeyler.  Avustralya'da başkanlık sistemi yok.  Hatta Turkiye'den daha ileri bir parlamenter sistem olarak, senatosu bile var.  Hatırlarsınız, Turkiye'de bir zamanlar senato vardı.  Avustralya'da son siyasi gelişmelerin bana Türk siyasi sistemi üzerine düşündürdüklerini yazdım. 

Bir son fotoğrafla bitirelim.  Yeni başbakan Malcolm Turnbull oylama öncesi  telefonda kulis yaparken: