1 Şubat 2019 Cuma

Evimiz

30 Ocak , Çarşamba

Bugün otelden çıktık . Dört aylığına kiraladığımız daireye taşındık.  Bavulları zaten açmamıştık . Kolay oldu .

Normal mobilyalı daire kirası 5000 RMB (750 ABD doları ). Buraya ayda 8500 RMB (1275 dolar) veriyoruz.  Luoyang kıstaslarına göre lüks . Çinli arkadaşlar o paraya daire kiralanır mı , delisiniz dediler.


Ama internet , kalorifer , televizyon , sıcak su falan hepsi iyi çalışıyor .  Çok mutluyuz .

Çarşamba günü yerleşmek ve evi temizlemekle geçti.  Bana sorarsanız ev tertemizdi ama Meliz'in standardları farklı . Duş zeminleri lavabolar mutfak banyo her taraf köşedeki bakkaldan aldığımız şişe şişe çamaşır suları ile yıkandı, fırçalandı , oğuldu. Mutfaktaki tencere tabak yıkandıktan sonra çamaşır suyunda bekletildi sonra yine yıkandı.  Avrupa Yakası'ndaki Servet Hanım neyse , bizim hanım da o.  Mutfakta banyoda çamaşır kokusu hissedilmezse temiz sayılmıyor.

Neyse sonunda o işler bitti . Alış verişe çıktık . En yakın market iki kilometre mesafe .  Yürüdük.  Evde ihtiyaç çok . Meliz,  tencere tava havlu terlik çanak çömlek habire atıyor sepete.  Sevgili karıcığım , market içinde araba kolay,  eve nasıl gidecek bunlar dedim . Ne olacak canım,  taksiye atlar gideriz dedi. Böyle tartışmaların muhatabı olmuş kocalar bilir. İtiraz faide etmez . Olur dedim,  hadi bakalım . Neyse domates biber meyveyi evin ordan almaya , buradan taşımak gerekmediğine ikna olduk.  Hesabı ödedik çıktık .

Çıkmaz olaydık . Lapa lapa kar yağıyor. Taksi bulana aşkolsun .  On beş dakika bekledik belki buluruz diye.  İmkansız. Geçenler hep dolu . Bir yandan soğuk içimize işliyor . Yürümeye karar verdik . Ellerimizde toplam yirmi kiloluk yük , kar altında,  kenarımızdan geçen otomobillerin sıçrattığı çamurlardan sakınmaya çalışarak o iki kilometreyi geri yürüdük . O kadar şey aldık , eldiven almamışız . Plastik torbaların sapları zaten donmuş parmaklarımızı kesiyor . Meliz'in gözlükleri karla kaplandı ama eller dolu silemiyor . Ben bu arada son dönemeci kaçırdım bir blok fazla yürüdük.

Sonunda geldik.  Ama daha çilemiz bitmemiş.

Apartıman kapısı anahtarla değil parmak okuyucu ile açılıyor . Ev sahibi baş parmaklarımızı bastırdı,  sisteme kaydetti , o zaman bir kaç kere denedik problem yoktu.  Ama şimdi soğuktan şişmiş parmakları kapı tanımıyor . Ben denedim Meliz denedi olmuyor . Ev sahibine telefon edelim dedi . Onun telefonunun pili bitmişti benimkini çıkardık . O da "Shutting Down" dedi sustu . Pilinin tam o anda biteceği tuttu.  Ne yapacağız . Elimizde yirmi kilo kap kacak tencere tava , telefon çalışmıyor , kapıyı açamıyoruz . Meliz aldıgığımız havlulardan birini çıkardı , baş parmağını iyice kuruladı bir daha bastı okuyucuya kapı açıldı.  Bizdeki sevinci göreceksiniz .

Ertesi gün hemen birer eldiven aldık . Artık dışarıda gezerken en sakınarak koruduğumuz uzvumuz baş parmaklarımız.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Kolay gelsin. Sizin için değişik bir deneyim olacak. Haber aldıkça bizim için de. Selamlar.

Halim Gurgenci dedi ki...

Sağol. Başımıza gelenleri yazacağım vakit oldukça .

Levent Corbacıoglu dedi ki...

Halim'cim,
Ev çok güzel görünüyor. Güle güle oturun.
Parmak okuma sistemiyle açılan kapılar gündeme gelince, hep aklıma, Terminatör'deki, öldürdüğü adamın parmağını kesip kapıyı açtığı sahne geliyor ve rahatsız oluyorum. Şifre olsa daha iyi olurdu. Ama zamana uymak zorundayız. Dediğin gibi aman başparmağınıza dikkat edin. Yedek olmak üzere diğer parmakları okutmakta mümkünse, bence onuda deneyin. :)
Zerrin ve ben, sana ve Meliz'e sevgilerimizi yolluyoruz. Zerrin topuğuna basmaya başladı. Yürümesi için 2 ay daha var.
Bu arada internet işinize de özellikle sevindik.
Kendinize iyi bakın.