31 Mayıs 2015 Pazar

ÇİN NOTLARI #14 - Antika bir Aşk Hikayesi

Türkiye'de seçim haftasına girildi (eskiden seçim sath-i maili derlerdi).  Biraz önce (Pazartesi TSİ 8:00) Avrupa'daki NetBet bahis sitesine baktım.  HDP nin barajı geçeceğini düşünenlerin sayısı geçen haftaya göre artmış.  Geçen Perşembe, HDP nin barajı geçme ihtimaline oynayanlar 100 e 164 alıyor, barajı geçemeyecek diye bahse girerseniz, 100 e 186 alıyordunuz.  Şimdiki rakamlar 141 ve 180.  Yani HDP nin barajı geçme ihtimaline oynayanlar şimdi 100 e 141 alıyor.  Yani kumarbazların çoğunluğunun  tahminine göre HDP barajı aşacak.  Meclisteki sandalye sayısı o zaman AKP nin aldığı oylarda 1-2 % değişmeye göre çok değişeceği için, hükümeti kimin kuracağını tahmin etmek imkansız.  Yine NetBet rakamlarına bakarsak, kumarbazlar AKP nin oy oranına oynamak isterlerse oranlar şöyle:

43.1% - 44.9% ----- 2.20
41.1% - 43%    ----- 2.35
45% Or More   ----- 3.05
41% Or Less    ----- 3.25

NetBet sitesindeki bu bahise para yatıranların tahminlerine göre, en kuvvetli ihtimal AKP oy oranının 43% un altına düşmeyeceği.  Yüzde 43 kritik bir oran.  Bu oran etrafında +/- 1 oynama, AKP nin meclisteki sandalye sayısı olarak salt çoğunluğu (276) geçip geçemiyeceğini belirleyecek.  Bütün bu tahminleri NetBet oranlarına göre yapıyorum tabii.  Bana inanıp da siteye gidip para yatırmayın.

Ben yine Cin'e döneyim.  Geçen hafta başladığım Xi'an hikayelerine devam edeceğim.  Bugün, geçmişten bu güne kadar anlatılagelmiş ve unutulmamış büyük bir aşk hikayesinden bahsedeceğim: İmparator Xuanzong (Şüancan) ve güzeller güzeli Yang Güfei (杨贵妃).  Yang kızın adı imiş, Gufei de Hürrem Sultan'da olduğu gibi Sultan demek.

Xuanzong (Şencan) ile Yang sultanın dillere destan aşk hikayesi:
Anlatacağım olay MS 740 ile 756 seneleri arasında geçiyor.  Olayın başlangıcı şöyle.  Tang hanedanı imparatorlarından Xuanzong (Şencan diyelim), görür görmez Yang Sultan'a aşık oluyor. Sene 740.  Yang Sultan 21 yasında daha çiçeği burnunda. O da Şencan'a ilgi göstermiş herhalde.  Böyle şeyler karşılıklı olur çünkü.   "So what" diyeceksiniz.  İmparator olduğuna göre, gitsin kızı annesinden babasından istesin.  Herhalde hayır demezler.

Ufak bir sorun var yalnız.  Yang Sultan o zaman sahipsiz değil, evli ve kocası da İmparator Şencan'ın kendi oğullarından biri.  Bu arada, anti-parantez belirteyim imparator Şencan'in 23 tane oğlu 29 tane de kızı varmış.  Kart zampara falan ama pek boşa atmamış demek ki.



Yukarıda wikipedia'dan kopyalanmış resmini gördüğünüz Şencan, kadına abayı yakmış.  Ama ne kadar imparator da olsa, kendi öz oğlunun karısını doğrudan haremine alması yakışıksız kaçacağı için, kadını önce rahibe olmaya razı etmiş.

Yang hanım, Taizhen (Taycen) ismini almış ve rahibe olmuş.  Rahibeler evlenmiyorlarmış demek ki, o yüzden de kocasından ayrılmış.  Şencan, oğlu Li Mao'ya yeni bir zevce bulmuş.  Oğlan bu işe içerlemiştir ama ne de olsa baba imparator. Kızdırmaya gelmez.  O zamanlarda da Şehzade Mustafa örnekleri vardır herhalde.  Bu yüzden, Li Mao babasının elini öpmüş, yeni zevcesi ile gerdeğe girmiş.  Ancak sanırım, babasının elini öpmede biraz gecikmiş, çünkü bu olaydan önce Li Mao veliaht iken, Şencan ondan bu payeyi alıp, başka bir oğlunu, Li Yu'yu, veliaht ilan etmiş.

Her ne ise, İmparator Şencan da kısa bir zaman bekledikten sonra Taycen'i sarayına katmış, kızın adı tekrar Yang olmuş, zamanla da Yang Sultan haline gelmiş. Merak edeniniz olmuştur belki, neymiş bu kadının güzelliği diye.  Aşağıdaki heykel, Yang Sultan'ın o senelerde yapılmış bir heykeli.  Heykeli aldığım sayfada yazılanlara göre, Yang Sultan'dan sonra şişman kadınlar zaten gözde imiş daha gözde olmaya başlamışlar.


Güzellik kavrami çağdan çağa değişiyor.  Aşağıdaki resimde de. Yang Sultan'ın modern bir tasvirini görüyorsunuz.  Xi'an da ziyaret ettiğimiz eski mekanının kapısındaki heykel.


Yang Sultanın bir başka heykelinin resmini de moden zamanlar güzellik kavramının iki örneği olarak aşağıda veriyorum:



[Öğle paydosu bitti.  İş zamanı.  Yarın devam edecegim]

İmparator Şencan'ın sarayı kaplıcaların olduğu bir dağın eteğine kurulmuş.  Sıcak su bugün de akıyor.  Yaklaşık 50oC civarında gibi geldi ben elimle bakınca.



Sencan bu arka planda dağa karşı  gördüğünüz sarayda 2-3 bin cariyelik haremi ile birlikte yaşıyormuş (ben de inanmadım ama öyle diyor wikipedia).  Fakat Yang'ı tanıdıktan sonra gözü kimseyi görmez olmuş. Kaplıca dedik ya, imparatora bir de havuz yapmışlar.

Şimdi pek albenisi yok ama yapildigi tarih olan MS 747 senesinde daha güzel duruyordu.  Yukarıdaki havuzda imparatorun içinde yıkandığı su, yandaki salonda bir başka havuza gidiyormuş.


Bu havuzda da sarayın kidemli hizmetkarları yıkanıyorlarmış.  İmparatorun yıkandığı suda yıkanmak en şeref tabii o yüzden bu ikinci havuza öyle herkes giremiyormuş.

Ufak yuvarlak çukurlarda, hizmetkarlar topuklarını yıkıyorlarmış.  Biraz daha yakından görelim:


Aşağıdaki  gibi nar ağaçları çoktu.  Bazıları 500 senelikmiş rehberimizin dediğine göre.

İşte imparator Şencan böyle nar ağaçları, balıklı nilüferli havuzlar, sıcak hamamlarda Yang Güfey ile gününü gün ederken, imparatorluk çatırmaya başlamış.  Yang Güfey bir taraftan kendine ve kendisine yakın insanları iş başına getirmeye çalışıyor, öte yandan diğerleri onun nüfuzunun engellemeye çalışıyor.  Xi'an'ın batısı ta Orta Asya'ya kadar Çin'in bir parçası o zamanlar şimdi olduğu gibi.  Buraların genel valisi isyan etmiş ve onun saldırısı karşısında, imparator ve sürekası Xi'an'ı terketmek zorunda kalmışlar.  İsyan bir kaç sene sonra bastırılmış, imparatora sadık kumandanlar Şencan'ı tekrar Xi'an'a getirmişler ama bu sadakatin fiyatı, Yang Güfey'in hayatı olmuş.  Tahtına dönebilmek için, Yang Güfey'i bir ağaçtan astırtmış imparator, wikipedia'ya göre.  O gün rehberden dinlediğimiz hikaye biraz daha değişikti.  Rehberin anlattığına göre, Yang Güfey, kumandanların imparatoru nasıl sıkıştırdığını hissediyor ve buna kendisinin sebep olduğunu da anlıyor, o yüzden kendisini bir ağacın dalına asarak intihar ediyor.  Bu antika aşk hikayesi de böyle bitiyor.

Böylece Xi'an defterini kapıyorum.  Xian'da başka yerlere de gittik aslında.  Xi'an kale duvarları ilginçti.  Cin'de eski şehir etrafindaki duvarların aslına uygun restore edilmiş olarak korunduğu tek şehir Xi'an.



Duvarın üstünde duruyoruz.  Duvarın yüksekliği 12 metre, an alttaki kalınlığı 15 metre imiş.  Daha önceki bir ziyarette duvarların üzerinden şehrin etrafında çepeçevre yürümüştük bir arkadaşla.  Yaklaşık 14 kilometre.  Bu sefer o kadar vaktimiz yoktu.  Kısa bir yürüyüşle yetindik.

Yürürken aşağıdaki manzarayı fotoğrafladık.  Binalardan birinin damının uzerine bir akıllı vatandaş ufak bir kulübe yapmış.


Püfür püfür tadını çıkarıyor.  Ben resmini çekince biraz sinirlendi.  Belki de kaçak yapılanmaya karşı yeniden imar müfettişi sandı.

Xi'andan son gördüğümüz yerlerden biri de, yedi bin sene öncesinden kalma bir koydu.  Bir inşaat sırasında bulmuşlar.  Üzerini kapatıp müze yapmışlar.    Toprağa kazıkların çakılarak kurulan köni gibi evlerde yaşıyormuş insanlar (Banpu halkı diyorlar).
Yukarıdaki resim model tabii.  O zamandan bu zamana bir tek kazıklarin delikleri bir de ev halkının evlerinin ortalarında ateş yakıp yemek pişirdikleri, etrafında toplanıp ısındiklari ocak kalmış.

Bir de evlerin etrafindaki mezarlar:

Yedi bin senelik iskeletleri görünce, insan daha iyi anlıyor bu dünyada bize ayrılan zamanın ne kadar kısa olduğunu.



1 yorum:

admin dedi ki...

Aşk kitapları mı arıyorsunuz? Tıklayın: en güzel aşk kitapları